TERÖRİZMİN FİNANSMANI SUÇU
- Ömer Batuhan Sar
- 15 Oca
- 11 dakikada okunur
Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında kanunun yürürlüğe girmesi öncesinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8’inci maddesinde yer almakta olan “terörün finansmanı suçu” yürürlükten kaldırılarak, Türkiye’nin tarafı olduğu BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Uluslararası Sözleşmenin gereklerinin iç hukukumuzla bağdaştırılması için bazı küçük değişiklikler ile Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun yeniden düzenlenmiştir.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 3’üncü maddesinde sayılan fon sağlanması ve toplanması yasak olan fiillerin gerçekleştirilmesinde kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlanması veya toplanması terörün finansmanı suçunu oluşturmaktadır.
Fon sağlanması veya toplanması yasak fiiller
MADDE 3 – (1) Aşağıda sayılan fiillerin gerçekleştirilmesi amacıyla fon sağlanması veya toplanması yasaktır:
a) Bir halkı korkutmak veya sindirmek ya da bir hükûmeti veya uluslararası kuruluşu herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacıyla, kasten öldürme veya ağır yaralama fiilleri.
b) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör suçu olarak kabul edilen fiiller.
c) Türkiye’nin taraf olduğu;
1) Uçakların Kanun Dışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmede,
2) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşmede,
3) Diplomasi Ajanları da Dâhil Olmak Üzere Uluslararası Korunmaya Sahip Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmede,
4) Rehine Alınmasına Karşı Uluslararası Sözleşmede,
5) Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkında Sözleşmede,
6) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşmeye Munzam, Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanun Dışı Şiddet Olaylarının Önlenmesine İlişkin Protokolde,
7) Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşmede,
8) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokolde,
9) Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmede,
Yasaklanan ve suç olarak düzenlenen fiiller.
A. Korunan Hukuki Değer
Suçla korunan hukuki değer, terörizmin finansmanının engellenmesi suretiyle terörizm ile etkin mücadele etmektir.
Terörizmin finansmanı suçu ile de birden fazla hukuki değerin korunduğunu söyleyebiliriz. Suç ile korunmak istenen hukuki değer esasen toplum düzeninin korunması ile bireysel hak ve özgürlükleri kapsamaktadır. Bu bağlamda terörizmin finansmanı suçunun ihlal ettiği menfaat toplumun düzeni, devletin birliği ve bütünlüğü, toplumun güvenliği ve barışı, bireylerin hukuki güvenlik duygusu ile birlikte bireylerin yaşam hakkı ve vücut dokunulmazlığıdır.
B. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsur
a) Fail
6415 sayılı Kanun’un 4. maddesinde fail yönünden herhangi bir özellik aranmamıştır bu sebeple bu suçun faili herkes olabilir. Fail, belli bir fiille ilişkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişidir. Bu kişi sadece gerçek kişi olabilir.
Bununla birlikte, doktrinde suçun terör örgütü kurucusu, yöneticisi veya üyesi olan biri tarafından işlenemeyeceği, failin ancak bu sıfatı taşımayan kişiler olabileceği ifade edilmektedir. Bu görüş kapsamında bir kişinin hem terör örgütüne üye olma hem de terörizmin finansmanı suçlarından cezalandırılmasının mümkün olmadığı; 4. maddenin terörizmin finansmanı suçunun işlenebilmesi için failin bu örgüte üyeliğinin aramadığının görüldüğü, ilgilinin terör örgütüne üye olması halinde yürürlükten kaldırılan TMK m. 8 hükmü de değerlendirilerek terör örgütü üyeliğinden cezalandırılması gerekeceği ileri sürülmektedir.
Ancak Yargıtay’ın kararlarına baktığımızda, terörizmin finansmanı suçunun failinin terör örgütünün kurucusu, yöneticisi ya da üyesi olmayan her gerçek kişi olabileceğini kabul edilmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun E. 2017/9-692, K. 2018/41, T. 13.2.2018 tarihli kararında:
“Terörizmin finansmanı suçu, silahlı terör örgütüne yardım etme suçunun özel bir hâli olduğundan, bu suçun faili terör örgütünün kurucusu, yöneticisi ya da üyesi olmayan her gerçek kişi olabilir.’’ denilmektedir.
Fail, bedeli örgüt tarafından karşılanan malzeme, araç gereç, yiyecek gibi değerleri sağlaması halinde, örgüt üyesi gibi değerlendirilecektir. Ancak failin kendisi, fona kaynaklık ediyor ya da 3. kişilerden fon topluyorsa bunun artık yöneticilik veya üyelik sıfatı ile değerlendirilmesine gerek kalmadan failin terörizmin finansmanı suçunu işlediğinden söz edebiliriz.
b) Suçun Konusu
Kanun’un 3. Maddesinde yer alan terör eylemlerinde kullanılması amacıyla veya terör eylemlerinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek bir teröriste veya terör örgütlerine sağlanan veya toplanan fon bu suçun konusunu oluşturmaktadır.
6415 sayılı Kanun’un 2/1-c maddesi yer alan tanım gereğince, fon; “para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi” ifade etmektedir.
BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme’nin 1. maddesinde yapılan tanım gereği fonun; “her ne suretle edinilmiş olursa olsun, maddi veya gayri maddi, menkul veya gayrimenkul, her türlü kıymeti ve bu kıymetler üzerinde bir mülkiyet hakkı veya çıkarı kanıtlayan, elektronik veya dijital şekilleri dâhil olmak üzere, her türlü görünüşteki belge ve yasal araçları ve bu çerçevede banka kredilerini, seyahat çeklerini, para havalelerini, hisse senetlerini, teminatları, tahvilleri, kredi mektuplarını, işbu sayım sınırlayıcı olmaksızın kapsadığı” ifade edilmektedir.
Söz konusu fonun miktarının ne kadar büyük ya da ne kadar küçük olduğu önem teşkil etmemektedir. Küçük miktardaki fonların da önlenmesi terörizmin finansmanının önlenmesi kapsamındadır. Bununla birlikte, sistematik olmayan, devamlılık teşkil etmeyen maddi yardımların örgüte yardım suçu kapsamında olduğu; yardım yüksek miktarlı, sistematik, örgütün sevk ve idaresini sağlayacak, gelişecek, eylem kapasitesini artıracak, örgütün mali kaynağı olacak şekilde ise terörizmin finansmanı suçu kapsamında değerlendirilmeli görüşünü savunan yazarlar olsa dahi olsa Yargıtay kararlarında meblağın büyük ya da küçük olarak değerlendirilmesi ayrımının söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun E. 2017/692, K. 2018/41, 13.2.2018 tarihli kararında da:
“… Terörizmin finansmanı suçunun yalnızca düzenli, sürekli ve çeşitlilik arz eden ve belli bir organizasyon dâhilinde ulusal ve uluslararası boyutta yapılan yardım eylemlerini kapsadığını ileri sürmek imkân dâhilinde değildir.” denilmiştir.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun E.2017/1104, K. 2019/137, 26.02.2019 tarihli kararında da :
‘’PKK silahlı terör örgütünün varlığını koruması, 6415 sayılı Kanun’un 3. maddesinde fon sağlanması veya toplanması yasaklanan fiilleri gerçekleştirebilmesi ve bu husustaki örgütsel faaliyetlerini sürdürülebilmesi amaçlarına uygun olarak, sanık …‘ın örgütün kırsalda faaliyet gösteren mensuplarınca verilen 330 TL karşılığında satın almasını istedikleri 5 kg peynir, 10 kg zeytin, 4 çift mekap ayakkabı, 5 kg makarna, 5 kg şeker, 10 kg un ve bir miktar çay, tütün, tuz, bant ve çoraptan ibaret malzemelerinin satış bedelinin verilen parayla karşılanmaması üzerine kendi cebinden ilave ettiği 50 TL’nin niteliği itibarıyla 6415 sayılı Kanun’un c bendinde tanımlanan “fon” kapsamında kaldığı anlaşıldığından, eyleminin bir bütün halinde, aynı Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.’’ şeklinde karar verilmiştir.
Fon kavramının kapsamına ilişkin olarak; bir görüşe göre; terör örgütünün yapısını, işleyişini sürdürebilmesi ve bu çerçevede terör eylemlerini gerçekleştirebilmesini temine yönelik, her türlü maliyeti karşılayan para veya değeri para ile temsil edilebilen ayni veya nakdi değerler fon kapsamındadır. Bununla birlikte, terörizmin finansmanı suçunun oluşması bakımından, sağlanan veya toplanan fonun miktarı, türü ve kullanım alanı önem arz etmemekte olup terör örgütlerini, teröristleri veya terör eylemlerini potansiyel olarak finanse etme niteliğine sahip her türlü iktisadi değer bu suçu oluşturabilecektir.
Yine Yargıtay’ın uygulamalarına göre, örgüt mensuplarının geçici olarak barındırılması, evde yemek ikram edilmesi, örgütün verdiği para ile ihtiyaç listesindeki malzemelerin temin edilmesi gibi fiiller fon sağlama kapsamında değerlendirilmeyip TCK 314/2’de düzenlenen silahlı terör örgütüne yardım suçu kapsamındadır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, E. 2014/5009, K. 2014/8262, 17.2.2014 tarihli kararı da:
“Örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer aldığı belirlenemeyen sanığın örgütün kırsalında iken eylem yapmak amacıyla... İline gelen örgüt mensubu olan kardeşi ...’yi evinde barındırmaktan ibaret eyleminin bir bütün halinde silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması…” bu görüşü destekler niteliktedir.
Yargıtay; paradan başka erzak ve yaşam malzemelerinin, giyim malzemelerinin, dizüstü bilgisayar ve fotoğraf makinası gibi değerlerin temin edilmesini terörizmin finansmanı kapsamında değerlendirmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da yiyecek, giyecek ve yaşam malzemelerinin örgüte temininin örgüte yardım suçunu mu yoksa terörizmin finansmanı suçunu mu oluşturduğuna ilişkin uyuşmazlıkta söz konusu değerleri fon kapsamında olduğunu ve terörizmin finansmanı suçunun oluştuğunu kabul etmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2017/692, K. 2018/41 sayılı 13.2.2018 tarihli kararında:
“PKK silahlı terör örgütünün varlığını koruması, 6415 sayılı Kanun'un 3. maddesinde fon sağlanması veya toplanması yasaklanan fiilleri gerçekleştirebilmesi ve bu husustaki örgütsel faaliyetlerini sürdürülebilmesi amaçlarına uygun olarak, örgütün kırsalda faaliyet gösteren mensuplarına, sanıklardan ...'nin 2009 yılı bahar aylarında iki kez ekmek ile diğer erzak ve yaşam malzemesi, sanık ...'ın 2009 yılı Mayıs ayında un, tereyağı, şeker, çay ve ekmek, 2010 yılı Nisan ayında on kg un, 3-4 kg peynir, dört kg bulgur ve deterjan gibi erzak ve yaşam malzemesi, sanık ...'ün de 2009 yılına kadar yiyecek, koyun, kitap ile iki adet dijital kamera ve 3.000 TL temin ettiği olayda; sanıklar tarafından temin edilen para ve diğer eşyanın niteliği itibarıyla 6415 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (c) bendinde tanımlanan "fon" kapsamında olduğu, dolayısıyla sanıkların terör örgütü mensuplarına fon sağlamaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin, aynı Kanun'un 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.” denilerek yiyecek, giyecek ve yaşam malzemelerinin de fon kapsamında kaldığına hükmetmiştir.
c) Hareket
Terörizmin finansmanı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunda 4. maddede seçimlik hareketlere yer verilmiş ve bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesi, suçun oluşması yönünden yeterli olarak değerlendirilmiştir. Her iki seçimlik hareketin aynı konu üzerinde icrası, suçun tekliğini etkilememekle birlikte, hâkim somut olayın özelliğine göre, söz konusu cezayı tayin ederken TCK m. 61 uyarınca bu hususu değerlendirmektedir.
Suç, bağlı hareketli bir suçtur. Terörizmin finansmanı ancak fon sağlanması veya fon toplanması yoluyla gerçekleştirilebilir.
Terörizmin finansmanı suçu, fon sağlama veya toplama hareketlerinin icrasıyla tamamlanmaktadır. Hareketten ayrı bir neticenin varlığı aranmaz, bu sebeple sırf hareket suçudur. (neticesi harekete bitişik suç)
Terörizmin Finansmanı suçunda kanunun 4. maddesinin 2. fıkrasında ‘’ceza verilebilmesi için fonun bir suçun işlenmesinde kullanılmış olması şartı aranmaz.’’ denilerek söz konusu fonun kullanılmamış olması dahi dikkate alınmamıştır. Fonun terör eylemlerinin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek sağlanmış veya toplanmış olması yeterli görülmüştür.
Tüm bunlara dayanarak sağlanan fonun para olması durumunda paranın verildiği anda, taşınırın zilyetliğinin devrildiği anda, taşınmaz da ise tapuda devri gerçekleştiği anda söz konusu suç tamamlanmış olacaktır. Sonuç olarak fonun sağlanmış olması veya toplanmış olması yeterli görülmüş, bu fonun kullanılıp kullanılmadığının önemi bulunmamaktadır.
Terörizmin finansmanı suçu, korunan hukuksal değerin somut olarak tehlikeye sokulması aranmadığı için soyut tehlike suçu şeklinde düzenlenmiştir. Nitekim fon sağlama veya toplama hareketleri sonucunda bir zararın doğması şartı aranmamıştır.
Terörizmin finansmanı suçu genellikle ani suç olarak gerçekleşir. Fonun sağlanması veya toplanması hareketleri açısından bir süreklilik koşulu aranmamaktadır. Terörizmin finansmanı suçu hareketin yapılmasıyla tamamlanmakta ve aynı anda bitmektedir.
Ancak fon toplama hareketinin bir süreye yayılarak sürmesi de mümkündür.
Gazete, dergi satılması; konser ve sergi düzenlenmesi ve bunlar sonucunda elde edilen gelirler de fon toplamaya örnektir. Yine haraç adı altında zor kullanarak para alınması ve paraların örgüte aktarılması da fon toplamak kapsamında değerlendirilmektedir.
2. Manevi Unsur
Terörizmin finansmanı suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, terör eylemlerinin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek teröriste veya terör örgütlerine fon sağlamalı veya toplamalıdır.
Kanunda 4.maddede ‘’bilerek ve isteyerek’’ ifadesine yer verilmiş olması suçun meydana gelmesi bakımından doğrudan kastın arandığını göstermektedir ve suçun olası kastla işlenemeyeceği anlaşılmaktadır.
Failin sağladığı fonun bir kısmının terörün finansmanı dışında başka amaçlarla kullanılacak olması suçu etkilememektedir. Fail, sağladığı veya topladığı fonların bir bölümünün dahi terörizmin finansmanında kullanılacağını biliyorsa, burada failin doğrudan kastla hareket ettiğini ifade etmek gerekir. Çünkü kanunda yer alan 4.maddede de buna atıfta bulunarak “… tümüyle veya kısmen kullanılması …” ifadesi yer almaktadır.
TCK m. 30/1’e göre ‘’Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz.’’ Bu madde kapsamında fon toplayan veya fon sağlayan kişinin topladığı veyahut sağladığı fonun terör örgütüne gideceğini bilmemesi halinde bu durumu bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiğinden söz edemeyeceğimiz için kasten hareket ettiğini söylemek ve suç işlediğini söylemek doğru olmayacaktır.
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Terörizmin finansmanı ise bütün hukuk düzenine aykırılık teşkil etmekte olup başka bir hukuk kuralı tarafından bu fiile cevaz verilmiş olması söz konusu olamayacağından bu suç bakımından uygulama alanı bulabilecek bir hukuka uygunluk sebebi bulunmamaktadır.
4. Nitelikli Haller
Terörizmin finansmanı suçunun nitelikli hali, suçun bir kamu görevlisi tarafından kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesidir. Kanun’un 4/3. maddesi uyarınca “Bu madde kapsamına giren suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” denilmiştir.
Burada TCK 6/1-c gereğince kamu görevlisinin tanımı ‘’kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi’’ anlamamız gerekir.
Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için failin hem kamu görevlisi olması hem de kamu görevlisinin terör örgütlerine fon sağlarken veya toplarken kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması şartı vardır. Bu nitelikli hal bakımından fail ancak kamu görevlisi olabileceği için bu suç özgü suçtur.
Kusurluluk Hali
Failin cezalandırılabilmesi için kusurlu olması gerekmektedir.
TCK m.28/1’ e göre ‘’Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.’’ Bu halde söz konusu koşullar altında terör örgütüne fon sağlayan kişiler için kusurluluğu kaldıran hal meydana gelir.
C. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
Suça teşebbüs, işlenmesi amaçlanan bir suçun kanunda yazılı icra hareketlerine başladıktan sonra failin iradesi dışındaki sebeplerle suçun tamamlanamamasıdır (TCK md.35).
Terörizmin finansmanı suçu sırf hareket suçudur (neticesi harekete bitişik suç). Sırf hareket suçlarında icra hareketleri kısımlara bölünebiliyorsa teşebbüs mümkündür. Fon sağlanması veya toplanması hususunda icra hareketlerine başlanması ancak failin elinde olmayan nedenlerle fonun sağlanamadığı veya toplanamadığı durumlarda suç teşebbüs aşamasında kalacaktır.
Kanun’un 4. maddesinin 2. fıkrasında “Birinci fıkra hükmüne göre ceza verilebilmesi için fonun bir suçun işlenmesinde kullanılmış olması şartı aranmaz.” hükmü yer aldığından fonun kullanılmamış olması halinde de teşebbüsten bahsedilemeyecektir. Suçun oluşması bakımından fonun sağlanması veya toplanması yeterli görülmektedir.
İşlenemez Suç: Terörizmin finansmanı suçunun maddi konusunu Kanun’un 2. maddesi gereğince para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belge oluşturmaktadır. Bu çerçevede suçun maddi konusunu oluşturan fon niteliğinde bir ekonomik değer bulunmadığında işlenemez suç söz konusu olacaktır. O halde suçun maddi konusu ekonomik değeri bulunmayan bir şey ise suçun gerçekleşmesi mutlak olarak imkânsızdır ve fail cezalandırılamayacaktır.
*Terörizmin finansmanı suçuna ilişkin etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.
2. İştirak
İştirak, terörizmin finansmanı suçu yönünden mümkündür.
TCK m.37/1 kapsamında fon sağlama veya toplama niteliğindeki hareketleri birlikte gerçekleştiren kişiler müşterek fail olarak sorumlu olacaklardır.
Yine TCK m.37/2’ye göre de suçun işlenmesinde bir başkasının araç olarak kullanılması halinde, dolaylı faillik söz konusudur.
Terörizmi finanse etmeyi düşünmeyen bir kişiyi etkileyerek, aklına suçun işlenmesi konusunda fikri sokan kimse, TCK m.38 kapsamında azmettiren olarak cezalandırılacaktır.
Suçun işlenmesi sırasında, fiilin icrası üzerinde hâkimiyet oluşturmayacak tarzda yardım edenler, şerik sıfatıyla cezalandırılacaktır (TCK m. 39).
3. İçtima
4. maddede terörizmin finansmanı suçu bakımından özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir “…fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Buna göre, eylem daha ağır cezayı gerektiren bir başka suçu oluşturuyorsa, fail ağır cezayı gerektiren suçun cezası ile cezalandırılacaktır.
Ancak işlenen suçun daha hafif cezayı gerektirmesi durumunda ise eylem terörizmin finansmanı suçu olarak kabul edilecek ve fail sadece terörizmin finansmanı dolayısıyla tek bir suçtan cezalandırılacaktır. Bu hükümle getirilen norm tali bir norm olup tamamlayıcı niteliktedir.
Terör örgütüne finansman sağlamak için bir başka suçun işlenmiş olması durumunda, gerçek içtima kuralları uygulama alanı bulur. Örneğin, failin terör örgütüne fon sağlamak kastıyla da olsa bir yerde yağma suçunu işlemiş olması durumunda failin gerçek içtima kurallarına göre her iki suçundan ayrı ayrı cezalandırılması gerekir. Çünkü fail böylesi bir durumda yağma suçunu işlemekte ve yağma suçu ile elde ettiği ekonomik değeri daha sonra terör örgütüne vermektedir. Terör örgütüne finansman sağlamak amacıyla dolandırıcılık veya güveni kötüye kullanma suçlarının işlenmesi halinde bu suç dolayısıyla elde edilen değerlerin mülkiyetinin doğrudan doğruya teröriste veya terör örgütüne geçtiği hallerde suça konu fon doğrudan doğruya terörist veya terör örgütüne karşı işlenmiş olacağı için failin eylemi dolayısıyla daha ağır cezayı gerektiren terörizmin finansmanı suçundan tek ceza ile cezalandırılması gerekecektir.
D. Suçun Muhakemesi, Yaptırımı ve Dava Zamanaşımı
a)Muhakeme
Terörün finansmanı suçu bakımından görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Kanunun m. 4/6 hükmüne göre, "3713 sayılı Kanunun soruşturmaya, kovuşturmaya ve infaza ilişkin hükümler, bu suç bakımından da uygulanır". 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkiler Hakkında Kanun'un 12. maddesine göre; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.
Terörizmin finansmanı suçu, şikâyete tabi olmayıp, soruşturma ve kovuşturma makamlarınca re ’sen takip olunmaktadır.
4. maddenin 5. fıkrası gereğince “Suçun, yabancı bir devlet veya uluslararası bir kuruluş aleyhine işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturma yapılması Adalet Bakanının talebine bağlıdır.” Böylelikle suçun yabancı bir devlet veya uluslararası bir kuruluş aleyhine işlenmesi durumunda, suçun soruşturulması ve kovuşturulması bir muhakeme şartına bağlanmıştır.
Suçun hem bir yabancı devlet veya uluslararası kuruluş aleyhine hem de Türkiye Cumhuriyeti aleyhine işlenmesi halinde ise Adalet Bakanı’nın talebine gerek olmaksızın suç re ’sen takip edilebilecektir.
Geçici Koruma Tedbirleri
6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesine eklenen yeni ek 7. fıkrasına göre; "Bu suç bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun; 133’üncü maddesinde yer alan şirket yönetimi için kayyım tayini, 135’nci maddesinde yer alan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, 139’uncu maddesinde yer alan gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, 140’ıncı maddesinde yer alan teknik araçlarla izleme, tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir”.
b)Yaptırım
‘’3’üncü madde kapsamında suç olarak düzenlenen fiillerin gerçekleştirilmesinde tümüyle veya kısmen kullanılması amacıyla veya kullanılacağını bilerek ve isteyerek belli bir fiille ilişkilendirilmeden dahi bir teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
c) Dava Zamanaşımı
5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi gereğince “… kamu davası, … beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl… geçmesiyle düşer” hükmü gereğince terörizmin finansmanı suçu 15 yıllık zamanaşımına tabi olacaktır.
Comments